2.2.11

15 Tehlikeli Gıda Katkı Maddesi

15 Tehlikeli Gıda Katkı Maddesi

15 Tehlikeli Gıda Katkı Maddesi: Allerji, Astım, Beyin hasarı, Kanser Oluşturabilen Bu Şaibeli Katkı Maddelerine Gerçekten İhtiyacınız Var mı?

Bugün dünya üzerinde, koruma, renklendirme, kıvamlandırma, tat verme, tatlandırma ve daha birçok özellikler vermek amacı ile yapay gıdalara 3000 den daha fazla katkı maddesi ilave edilebilmektedir. Bu katkı maddelerinin hiçbiri de tüketiciye fayda sağlayacak maddeler değildir. Üstelik burada sadece 15 tanesi için açıklayacağımız gibi birçok zararlı sonuçları olabilen maddelerdir. Buna rağmen hepsi de yasal olarak kullanıma açık tutulmaktadır. Üreticilerimiz kullanmaya, tüketicilerimiz de tüketmeye sorumsuzca devam etmektedir.

Siz tüketiciler, endüstri tesislerinde işlenmiş gıda maddeleri ile bu katkı maddelerine karşılık gelen bir riske doğru farkında olmadan koşuyor ve etiketlerini okuyup anlayıncaya kadar bir bilmece çözmedeki yorgunluğa denk bir yorgunluk yaşıyorsunuz.

Şüphesiz büyük ölçüde taze gıda maddeleri yiyerek bu nahoş katkı maddelerinden uzak durmak en iyisidir. En azından yemeklerinizde bazı işlenmiş gıda maddelerinin içerdiği aşağıdaki katkı maddelerinden uzak durmanızda ve etiketlerine baktığınızda kafanızı çevirip şöyle geçip gitmenizde sağlığınız için yarar vardır.

E310 Propyl Gallate

Bu koruyucu, katı ve sıvı yağların bozulmasını önlemek için kullanılmaktadır. Bitkisel yağlarda, et ürünlerinde, dilimlenmiş patateslerde, hazır çorbalarda ve sakızlarda koruyucu katkı maddesi olarak kullanılmaktadır. Çoğunlukla BHA ve BHT katkı maddeleri ile birlikte kullanılır. Kansere sebep olabilir. Gastrit ve cilt tahrişine neden olabilir, kandaki hemoglobine zarar verdiği için bebek ve küçük çocuk gıdalarında izin verilmemiştir.

E320 BHA ve E321 BHT

Butillenmiş hidroksianisol(BHA) ve Butillenmiş hidroksitoluen(BHT) katı ve sıvı yağların bozulmasını, küflenmesini önlemek için kullanılmaktadır. Tahıl ve ürünlerinde, sakızlarda, bitkisel yağlarda, patates cipslerinde, tazeliğini muhafaza etmek için bazı paketlenmiş gıda maddelerinde kullanılmaktadır. Yapılan bazı çalışmalarda bu katkı maddesinin farelerde kansere sebep olduğu bildirilmiştir. Bebe mamalarında izin verilmemiştir, alerjik reaksiyon yapabilir, hiperaktiviteye, kanserojen, estrojen etkilere ve diğer olumsuzluklara sebep olabilir. Tükete geldiğiniz ürünlerin etiketinde bu katkı maddesinin kullanıldığı bilgisi varsa, bu katkı maddesini içermeyen bir başka marka ürünlere yönelmeniz sağlığınız için daha uygun olacaktır.

E924 Potassium Bromate

Bu katkı maddesi ekmek ve unlu gıdalarda hacım artırmak ve daha güzel ekmekiçi yapısı oluşturmak için kullanılmaktadır. Bromat hayvanlarda kansere sebep olmaktadır. Bromat ABD ve Japonya dışında bütün dünyada yasaklanmıştır.

E621Monosodium glutamate (MSG)

MSG, hazır çorbalar, salata sosları, sucuk, salam, sosisler, tütsülenmiş balık, patates cipsleri gibi pekçok paketlenmiş gıda maddelerinde lezzet artırıcı olarak kullanılmaktadır. Bir yazar ve sinir hastalıkları uzmanı olan Dr. Russell Blaylock’a göre; ani kalp ölümleri ile (özellikle sporcularda) ve MSG ve yapay tatlandırıcılar gibi katkı maddelerin sebep olduğu excitotoxic hasarlar arasında bir bağ bulunmaktadır. Excitotoxinler bir gurup heyecan artırıcı amino asitlerdir ki, bunlar hassas sinir hücrelerinin ölümüne sebep olabilir.

Pekçok tüketici de MSG nin hastalık yapıcı etkisini bizzat yaşamışlardır. MSG içeren gıdaları yedikten sonra ortaya çıkan bu rahatsızlıklar, baş ağrısı, mide bulantısı ve kusmadır.Birçok üründe MSG kullanımı maalesef gizli yapılmakta etikette gösterilmemektedir. Eğer güvenli bir katkı maddesi ise üreticiler neden gizlerler?

E951 Aspartame (Equal, NutraSweet)

Bu yapay tatlandırıcılar diyet soda, diyet gıdalar ve düşük kalorili gıdalarda kullanılmaktadır. 1970 li yıllarda yapılan çalışmalarda farelerde beyin tümörüne sebep olduğu belirtilmiştir. 2005 de yapılan en son araştırmalar küçük dozlarda bile farelerde beyin tümörleri ile birlikte lenf ve kan kanseri meydana getirdiğini ortaya koymuştur.

Aspartama duyarlı insanlar, tüketimden sonra başağrısından, baş dönmesinden ve hallusinasyondan ızdırap çekebilirler. Aspartama duyarlı olan kişilerde anjioödeme veya göz kapaklarında, dudaklarda, ellerde veya ayaklarda şişmeye neden olur.

E950 Acesulfame-K

Asesulfam-K normal şekerden 200 defa daha tatlı dır. Fırın ve pasta ürünlerinde, sakızlarda, jelatinli şekerlemelerde ve meşrubatlarda kullanılmaktadır. İki fare araştırmasında bu maddelerin kansere sebep oldukları ve diğer çalışmalarda ise bu katkı maddesinin güvenirliğinin bulunmadığı ispatlanmaktadır.

Olestra

Olestra, Olean markası ile, krakerlerde ve patates cipslerde katı yağ yerine kullanılmaktadır. Bu sentetik katı yağ vücut tarafından emilememektedir. Bu madde ishale, gevşer bağırsak, karın ağrıları, beden gücünün azalmasına ve gazlanmaya sebep olabilir.

E250-E251 Sodium Nitrite (Sodium Nitrate)

Sodyum nitrit veya sodyum nitrat sucuk, salam, sosislerde, hazır et yemeklerinde, tütsülenmiş balıklarda, tuzlanmış bifteklerde ve diğer işlenmiş etlerde koruyucu, renk verici ve lezzet verici olarak kullanılmaktadır. Bu katkı maddeleri, nitrosaminler denilen kanser oluşturucu kimyasalların oluşumuna yol açarlar. Bazı çalışmalar, tüketilen konserve etler ve nitrit ile insanlarda oluşan kanser arasında bir bağın olduğunu göstermiştir. Nitritler nefes daralması, baş dönmesi ve baş ağrısı ile sonuçlanabilecek rahatsızlıklara sebep olduğu bildirilmektedir. Bebek ve küçük çocukların gıdalarında kullanılması kesinlikle yasaktır.

E220-E228 Sülfitler

SO2, sülfitleyici maddeler (Sülfür dioksit, sodyum veya potasyumsülfit, bisülfit, metabisülfit) olarak da bilinirler. Gıda koruyucusu olarak ve fermente içeceklerin kaplarında kullanılırlar. Fırınlanmış ürünler, çaylar, çeşniler, deniz ürünleri, reçeller, jöleler, kurutulmuş meyveler, meyve suları, konserve ve suyu alınmış sebzeler, dondurulmuş patates ve çorba karışımlarında ve içeceklerde bulunurlar.

Sülfitler göğüste sıkışma, kurdeşen, karında kramp, ishal, kan basıncı düşmesi, başta yanma hissi, halsizlik, nabız hızlanması gibi bulgulara neden olur. Ayrıca sülfitler, bunlara duyarlı astımlılarda astım atağını tetikleyebilir.

Bir çok restoranın salata barında yüksek düzeyde sülfit mevcuttur.

E210-E219 Benzoatlar

Benzoatlar, muz, kek, hububat, çikolata, soslar, katı ve sıvı yağlar, meyankökü, margarin, mayonez, süt tozu, patates tozu ve kuru maya gibi bazı gıdaların işlenmesi sırasında gıda koruyucusu olarak kullanılır. Fırın mamulleri, peynir, sakız, çeşni, dondurulmuş mandıra ürünleri, yumuşak şeker gibi gıda ürünlerinde, kozmetik ürünlerde, diş macunlarında eczacılıkta ağız yoluyla alınan bir çok ilaçta, öksürüğe karşı antiseptik ve mantara karşı merhem yapımında kullanılır. Astıma , sinirsel bozukluğa, ve çocuklarda hiperaktiviteye, kurdeşene neden olabilir ve astımı ağırlaştırabilir.

Bu gurubun önemli bir kısmını parabenler oluşturur. Parabenler gıda, kozmetik ve ilaçlarda koruyucu olarak kullanılırlar. Metil, etil, propil, butil paraben ve sodyum benzoat bunlara örnektirler. Bu maddelere duyarlı kişilerde alındıklarında, ağır cilt bulguları veya deride kızarıklık, şişlik, kaşıntı ve ağrıya neden olurlar.

İngilterede yapılan son araştırmalarda ise parabenlerin kullanıldığı ürünleri tüketen ve göğüs kanserine yakalanmış insanların kanserli dokularında paraben kimyasallar bulunmuştur. Bu parabenlerin, parfüm, deodorant, krem, güneş yağları, çeşitli makyaz ürünleri ve diş macunu kullanımı ile cilten absorbe edilerek vücuda girişinin sağlandığı anlaşılmıştır. Dokulara yerleşen parabenler östrojen hormonlarını artırarak dengeyi bozmakta ve kanser tümörleri oluşmaktadır.

Bu bulgulardan sonra yukarıda ismi geçen ürünlerin paraben içeren çeşitlerinden şiddetle kaçınılması sağlığımızın bir gereği olmalıdır..

Hydrogenated Vegetable Oil(Hidrojene edilmiş bitkisel yağ)

Margarinler gıda katkı maddesi olmadığı halde burada zikretme ihtiyacı duyduk. Zira margarinler burda zikri geçen katkı maddelerinden de daha büyük tehlikeler arzetmektedir.

Hidrojene edilmiş bitkisel yağları yapmak için kullanılan proses, kalp rahatsızlıklarını ve şeker hastalığını teşvik eden trans yağlarını husule getirmektedir. “The Institute of Medicine” tüketicilerin trans yağları mümkün mertebe çok küçük miktarlarda tüketmelerini önermektedir. Etiketlerinde margarin ve bitkisel katı yağları içeren krakerler, kuru pasta, bisküvi, pasta ürünleri, salata sosları, ekmek ve benzeri ürünleri tüketmekten kaçınmalısınız. Bunlar ekseriya ürünün raf ömrünü uzatmak, lezzetini sabit tutmak ve ucuza mal etmek için kullanılmaktadır.

E102 Tartrazin

Renklendirici; Kekler, şekerlemeler, konserve sebzeler, peynirler, sakızlar, sosis, dondurma, portakallı içecekler, salata sosları, mevsim salataları, tatlı, reçel, unlu gıdalar, çerez, konserve balık, hazır çorbalar, alkolsüz meşrubatlar ve ketçap gibi bazı gıdalar tartrazin içerirler. Tartrazin duyarlı insanlarda kurdeşen veya astım ataklarına neden olabilir. tiroid tümörü, kromozom hasarı, hiperaktivite ve aspirin duyarlılığı gibi rahatsızlıklara sebep olabilir;Norveç ve Avusturya'da yasaklandı.

E133 Blue 1 ve Blue 2 (Brilliant blue FCF)

Renklendirici; sentetik kömür katranından üretiliyor; mandıra ürünleri, tatlılar ve içeceklerde kullanılır; farelerde beyin tümörüne sebep olmuştur. Çocukların tüketmesi tavsiye edilmiyor, Belçika, Fransa, Almanya, ısviçre, ısveç, Avusturya ve Norveç'te yasaklandı.

E127 Red 3(Erythrosine)

Renklendirici; kiraz ve vişne, konserve sebze, muhallebi, tatlı, pasta,biskuvi ve çerezlerde kullanılır; ışığa karşı duyarlılığa ve troid hormonu seviyesini arttırıp hipertroidism'e neden olabilir; farelerde yapılan çalışmada troid kanserine neden olduğu saptanmıştır; Avustralya, Amerika ve Norveç'te yasaklandı.

E110 Yellow 6(Sunset Yellow, FCF, Orange Yellow S)

Renklendirici; sentetiktir;unlu gıdalar, pasta, tatlı, çerez, dondurma, içecek ve konserve balık, hazır çorba ve bazı şurup cinsi ilaçların üretiminde kullanılır; yan etkileri kurdeşen, rinit (burun akması), burun tıkanıklığı, alerji, hiperaktivite, böbrek tümörü, kromozom hasarı, karın ağrısı, bulantı ve kusma, hazımsızlık ve iştahsızlıktır; Norveç'te yasaklandı.

Kaynaklar:
http://en.wikipedia.org/wiki/Parabens
Yeniden Gıda Raporu. Dr.Müh.H.K.BÜYÜKÖZER
http://www.chm.bris.ac.uk/webprojects2002/price/azo.htm
http://mst.dk/udgiv/publications/1999/87-7909-548-8/html/kap05_eng.htm
http://www.sixwise.com/newsletters/06/04/05/12_dangerous_food_additives_.htm

15.6.10

Kanser ve şeker ilişkisi

Otto Warburg'a gore kanserin bir temel sebebi vardir. Bu da, vucudun normal
hucrelerinin oksijenli solunumunun, oksijensiz - anaerobik- hucre
solunumuyla yer degistirmesidir.

Warburg'un bulusu bize baska neleri anlatmaktadir?

Birincisi, kanser, normal hucrelerden cok farkli bir bicimde metabolize
olmaktadir. Normal hucreler oksijene ihtiyac duyar; kanser hucreleri
oksijenden kacinir. Hiperbarik oksijen terapisi alternatif kanser tedavisi
uygulayan kliniklerde kullanilan bir yontemdir.

Bu bulusun bize anlattigi baska bir sey de, kanserin bir mayalanma
(fermantasyon) sureciyle metabolize oldugudur. Kanserin metabolizmasi normal
hucre metabolizmasindan 8 kat daha buyuktur.

Yukarida soyledigimiz her seyi birlestirirsek ortaya su tablo cikiyor:
Vucut, kanseri beslemeye calisirken mutemadiyen kapasitesinin ustunde
calisir. Kanser devamli acliktan olmenin esigindedir ve vucuttan kendisini
beslemesini talep etmektedir. Besin alimi kesilirse kanser acliktan olmeye
baslar. Tabii kendisini beslemek icin vucudun seker uretmesini saglayamazsa.
.

Proteinlerden seker
Bu ziyan sendromuna kaseksia (cachexia) denir. Kaseksia vucudun
proteinlerden (evet, dogru duydunuz, karbonhidratlardan veya yaglardan degil
de, proteinlerden) "glukoneogenez" (yeniden glukoz yapimi) islemiyle, seker
elde etmesidir. Bu seker kanseri besler. Vucut sonunda, kanser hucresini
beslemeye calisirken kendisi aclik ceker.

Simdi, kanserin sekerle beslendigini ogrenmisken, onu sekerle beslemek
mantikli geliyor mu size? Yani karbonhidratlardan zengin bir diyet
uygulamak?

Bugun, kansere karsi uygulanan bircok besin terapisi mevcuttur (ise de
yaramaktadirlar) cunku gunun birinde birisi seker ve kanser arasindaki
baglantiyi gormustur. Bu terapilerde, karbonhidratlar bakimindan zengin
gidalara izin verilmez. Terapilerin hicbirinde sekere de izin verilmez çünkü
şeker kanseri beslemektedir. Peki doktorunuz bu gercekleri size neden
soylemez? Kim bilir? Belki doktorunuz kanseri tedavi edecek kisinin siz
degil, kendisi oldugunu dusunmektedir. Belki Otto Warburg'un bulusunu
duymustur ama geri kalan parcalari tamamlayamamistir. Belki de beslenmeyle
ilgili hicbir sey ogrenmemistir. Aslinda 1978'e kadar ABD'nin resmi
kuruluslarindan biri, beslenmenin kanserle bir ilgisi olmadigini iddia
etmekteydi!..

Kanser ve seker baglantgsgndan haberdar olanlar ise, dikkate deger
terapilerle ortaya ciktilar. Bunlardan biri 'Laetrile'dir. Kaseksiali
hastalarin yuzde 50'den fazlasinda glukoneogenez surecini durduran hidrazin
sulfat bunlardan bir digeridir. Bugun, Minnesota Universitesi kemoterapi
alaninda bir "akilli bomba" uzerinde calismaktadir. Akilli bomba
diyebilecegimiz ilacin uzerinde bir kaplama vardir. Ilac, vucutta oksijensiz
bir bolge ile karsi karsiya geldigginde bu kaplamayi uzerinden atar. Kanseri
yok etmek icin kemoterapiyi serbest birakir.

Cunku, vucutta oksijensiz tek alan, kanserli bolgedir. Kanser hucresini ac
birakmaya calisan besin terapileri de vardir. Kanserin ne sevdigini bilen
hasta, bunlari yemekten kacinir. Kanser, cig yiyeceklerdense, pismis
yiyecekleri sever. Pisirme islemi, besinlerdeki enzimleri ve vitaminleri yok
etmektedir. Bir de, kanserin seker sevdigini aklinizdan cikarmayin.
Kanserinizi sevmiyorsaniz, onu beslemeyin!

Seker yerine tatlandirici kullanmak cozum degil. Seker yerine tatlandirici
kullanmayi ddusunuyorsaniz, baska bir tuzaga dusmuz olursunuz.
Tatlandiricilarin da vucuda ciddi zararlari oldugu, yapilan arastirmalarla
kanitlandi. Ornegin, Amerikan Gida ve Ilac Dairesi (FDA), sakarin iceren her
turlu gida maddesinin uzerine "Sagliga zararlidir. Hayvanlar uzerinde
yapilan testlerde kansere yol acmistir" ibaresinin konmasini sart kostu.
Aspartam ve sukraloz gibi diger tatlandiricilar da yan etkileri nedeniyle
uzak durulmasi gereken gidalardir. Ama maalesef hic birinin uzerinde
"zararlidir" uyarisi yoktur.

kaynak:
http://groups.yahoo.com/group/idealistgidacilar/message/439

20.5.10

Civa ve Aşılar - Titanyum Dioksit ve Gıda ürünleri

Aşılara yüksek antimiktobiyal özelliği nedeniyle katılan Hg yada Civa vücudumuza zarar vermektedir. Bunun yerine metobolize olabilen gümüş kullanımı mümkündür.

Yiyeceklerimize katılan zararlı maddelere yada zararlı olmasa metobolize edilemeyen bu nedenle birikerek önceden bilinemeyecek zararlara neden olan maddelerden biri de Titanyum dioksit bu madde serbestçe beyaz renklendirme amacıyla başta dişmacunu, un, şeker, şekerleme, tuz, sakız, karbonat,kabartma tozu,ilaçlar, toz içeçekler,beyaz leblebi gibi birçok gıda maddesinin içine konuyor. Bu madde doğal olarak vücudumuzda yok bakır yada magnezyum gibi diğer metaller gibi vücuda bir yararıda yok. Bunun dışında kozmetik alanında çok yaygın hatta nano boyutta kullanımı da yaygın vücut dışında kullanımı yada fotokatalitik antibakteriyal özelliğini yararlı olabilir fakat bu gereksiz maddelerin vücuda girmemesi ve birikmemesi gerekli. Onun için yüzde 1 ile sınırlandırılmış yetkili makamlarca. Bu da bir çözüm değil. Neden gereksiz ve zararlı şeyleri yemek zorundayız! Sadece beyaz rengi tutturmak için mi? Bunun için başka renklendiriciler kullanılabilir.

kaynak:
http://www.yilmazkimya.com.tr/dosyalar/urun/TITANYUM%20DIOKSIT.doc
http://www.nanobilgi.com/2009/07/korkunc-beyazlik/

28.8.09

Ete katılan zararlı maddeler: Bradmix ve Zartin

Etlere bradmix ve zartin isimli madde katarak su yada başka ağırlaştırıcı maddelerin emilmesi sağlanıyor. Bu maddeler cebimize zarar verdiği gibi kanserojen özellikleri ile hayatımızı da tehdit ediyor.
Bu yöntemi, bazı kırmızı et ve hindi üreticileri ve satıcı büyük marketler dahi uzun süreden beri kullanıyor. Ne yazık ki bunlar arasında büyük firmalar da var. Bu kimyasal, özel cihazlarla enjekte edilerek et şişiriliyor. Böylece et, suyu sünger gibi çektiğinden ağırlık kazanıyor. Bazıları da, kesilmiş kırmızı parça etlerin üzerine paketlenmeden önce 'nitrojen gazı' basıyor. Bununla ete 'pembe ve diri' bir görüntü kazandırılıyor. Ayrıca bu kimyasalın salam, sucuk ve sosise de katıldığı biliniyor.
kaynak:http://hurarsiv.hurriyet.com.tr/goster/haber.aspx?id=211345&yazarid=42

31.7.09

Süt, UHT işlemleri sebebiyle, çok zararlı bir ürün haline geliyor.

İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Aydın, sütün, çok faydalı bir içecekken pastörizasyon, yüksek ısı uygulaması (UHT) ve homojenizasyonla çok zararlı bir ürün haline geldiğini söyledi.Prof. Dr. Ahmet Aydın, yaptığı açıklamada, sütün raf ömrünü uzatmak için yapılan pastörizasyon ve UHT'nin bazı hastalık yapan bakterileri ortadan kaldırırken, faydalı bakterileri de yok ettiğini söyledi.Sütün içindeki faydalı bakterilerin hastalık yapmadıkları gibi, birçok hastalığı da önlediğini, sütün kesilmesini ve ekşimesini sağladığını ifade eden Aydın, ''Süt, çok faydalı bir içecekken pastörizasoyon, UHT ve homojenizasyonla çok zararlı bir ürün haline geliyor'' görüşünü dile getirdi.Ahmet Aydın, pastörizasyonun, sütün vitamin ve mineralle zenginleşmesini engellediğini, sindirim enzimlerini tahrip ettiğini ileri sürerek, ''Tahrip olan ve sindirilmeyen protein parçacıkları, bağırsaktan kanımıza geçiyor, vücut da bunları düşman olarak algılıyor ve bağışıklık sistemini tahrip ediyor. İnsan vücudu tahrip oluyor ve alerjik hastalıklara, bağışıklık sistemi hastalıklarına, romatizmal hastalıklara neden oluyor. Çocuklarda görülen kronik orta kulak iltihabının altında da süt kullanımı vardır'' diye konuştu.Homojenizasyon sırasında uygulanan basıncın süt proteinlerinin moleküler yapısını büyük ölçüde değiştirdiğini kaydeden Aydın, molekül yapısı değişmiş proteinlerin immün sistemini aşırı uyardığını ve çocuğun ileride diyabet, astım ve multiplskleroz gibi ''otoimmün-kendi dokularını tahrip edici'' hastalıklara yakalanmasına yol açtığını iddia etti.Prof. Dr. Aydın, sütün iyi bir kalsiyum kaynağı olmadığını savunarak, ''Bizim gibi ülkelerde laktaz eksikliği çok fazladır. Bu nedenle bizim gibi ülkeler yoğurdu bilir, yoğurt ihtiyaçtan doğmuştur. Batı ülkeleri yoğurdu bilmez, çünkü onlar süt şekerine daha eğilimlidirler'' dedi.''SÜT, SAĞLAM KEMİKLERE NEDEN OLUR MU?''Aydın, ''Süt, sağlam kemiklere neden olur'' yargısının da kırılması gerektiğini belirterek, sütün kemikleri sağlamlaştırmadığını, tahrip ettiğini savundu.Sütün kalsiyum miktarının yüksek olduğunu, ama iyi emilebilmesi için yeterli kalsiyum-fosfor dengesini tutturamadığını ifade eden Aydın, şöyle konuştu:''Çünkü kalsiyumun emilebilmesi için fosforla belli bir oranı tutturması gerekiyor. Maalesef sütte bire bir gibi oran vardır ve kalsiyum, fosfor iyi emilmez. İyi emilmediği zaman da kana geçmez. En çok süt tüketen ülke ABD'dir, yılda kişi başına 130 litre süt tüketimi vardır. Ve en çok da kemik kırıkları ve kemik erimesi burada görülür. Meksikalı ve siyahlar fazla süt tüketmezler, bunlarda kemik kırıkları son derece derece azdır.''Dereotu ve rokada, sütten daha fazla kalsiyum bulunduğunu anlatan Ahmet Aydın, ''Kalsiyum pek çok yeşil yapraklıda var. Bunlar ayrıca bir yığın vitamin sağlıyor. Hele de bunları taze taze tüketirseniz. Emilim açısından kalsiyum, fosfor oranları da çok iyi. Yeşil yapraklılar kemiklerin kuvvetlenmesi için gerekli olan potasyum, magnezyum açısından da zengin. Kemiklerin güçlü olması için yeşil yapraklıların tüketilmesine önem verilmeli'' dedi.''SÜT ÜRÜNÜ TÜKETİN''Sütü süt olarak değil, süt ürünü olarak kullanmanın daha doğru olacağını dile getiren Aydın, şu önerilerde bulundu:''Mümkünse günlük mandra sütü tüketilmelidir. Sütü alınan hayvanın meralarda otlamasına ve suni yem yememesine dikkat edilmeli. Temiz olduğuna güveniliyorsa, sokak sütçüsünden de süt alınabilir. Şehirdeki en iyi seçenek, günlük pastörize şişe sütleridir. Uzun ömürlü homojenize kutu sütlerini kesinlikle kullanmayın. Sadece ekşiyen veya kesilen süt ve yoğurtları yiyiniz. Sütü süt olarak değil, mayalanmış olarak yoğurt, kefir, peynir olarak kullanın. Böylece olunca kaynatmaktan dolayı kaybedilen vitamin, mineral ve enzimlerin bir kısmını geri kazanılır.''TGDF GÖRÜŞÜTürk gıda ve içecek sektöründe faaliyet gösteren 23 ayrı sektörel derneğin bir araya gelerek oluşturduğu Türkiye Gıda ve İçecek Sanayi Dernekleri Federasyonu (TGDF) Genel Başkanı Şemsi Kopuz da sütün, ''bileşimindeki protein, karbonhidrat, mineral ve vitaminler açısından dengeli beslenmede önemi tartışılmaz doğal bir gıda olduğunu'' bildirdi.Topuz, pastörizasyon ve UHT işleminin, ''çiğ sütte bulunan 'patojen-hastalık yapıcı' mikroorganizmalardan kaynaklanacak olası sağlık risklerini ortadan kaldırmak amacıyla, sütün besin değerlerini en yüksek derecede koruyacak sıcaklık ve sürede optimize edilmiş ısıl işlemleri olduğunu'' anlatarak, ''UHT tekniği ile üretilen sütlere uygulanan bu ısıl işlemlerin aksine sokak sütlerine evde uygulanan geleneksel kaynatma işleminde sütün içerisindeki mikroorganizmalar tam olarak yok edilemediği gibi sütün içerisindeki besin değerleri de kayba uğramaktadır'' dedi.Homojenizasyonun, ''süt içerisinde bulunan yağ damlacıklarının sütün her tarafına homojen bir şekilde dağılmasını sağlamak ve üst yüzeyde toplanmasını engellemek'' amacıyla uygulandığını kaydeden Topuz, homojenizasyon işlemi ile süt yağının homojen dağılımının sağlandığını, süt yağ globüllerinin daha küçük parçalara bölünmesiyle süt yağının sindiriminin kolaylaştırıldığını bildirdi.

9.7.09

Çatlak Seramik Kullanmayın!

Çatlak seramikten yemeyin içmeyin. İçerdiği ağır metaller sırrın çatlaması neticedesinde yiyecek ve içeceklere oradan da vucüdumuza girmektedir. Ayrıca boyalı seramik kullanmaktanda kaçının. Cam yada iyi porselen tercih edin. Camın renksizini ve porselinin boyasızı olmalı. Çünkü renklendirme maddeleri ya kanserojen yada uygun değildir.

30.3.08

CALPOL yasaklanmış !?

Calpol ve benzeri birçok ilaç İngiltere'de yasaklamış. Çünkü çocuklarda ölüme neden oluyormuş. İçinde üzerinde yazdığı kadar ile sadece Parasetemol olan ve yıllardır satılan bir ilacın nasıl böyle birşeye hemde bu zamanda neden olmasına anlam veremiyoruz. Amerikada yıllar önce yasaklanmış Novalgin'in her türünün hala ülkemizde satıldığı ve doktorlarımızca kullanıldığı düşünülürse durum daha da komikleşir. Eğer önemli olan çocuk sağlığı ise bugün tüm çocuklara yapılan ülkemizde kullanılan Pastör aşılarının içinde tarımda böcek öldürücü olarak kullanılan kimyasal madde olan Formaldehit vardır. İşin ilginç yanı Pastör gibi bir firmanın başka koruyucu kalmamış gibi bu zararlı maddeyi aşı gibi çok önemli bir sıvının içine koyması konuyu daha da anlamsızlaştırır. Yorum size ait.