15.6.10

Kanser ve şeker ilişkisi

Otto Warburg'a gore kanserin bir temel sebebi vardir. Bu da, vucudun normal
hucrelerinin oksijenli solunumunun, oksijensiz - anaerobik- hucre
solunumuyla yer degistirmesidir.

Warburg'un bulusu bize baska neleri anlatmaktadir?

Birincisi, kanser, normal hucrelerden cok farkli bir bicimde metabolize
olmaktadir. Normal hucreler oksijene ihtiyac duyar; kanser hucreleri
oksijenden kacinir. Hiperbarik oksijen terapisi alternatif kanser tedavisi
uygulayan kliniklerde kullanilan bir yontemdir.

Bu bulusun bize anlattigi baska bir sey de, kanserin bir mayalanma
(fermantasyon) sureciyle metabolize oldugudur. Kanserin metabolizmasi normal
hucre metabolizmasindan 8 kat daha buyuktur.

Yukarida soyledigimiz her seyi birlestirirsek ortaya su tablo cikiyor:
Vucut, kanseri beslemeye calisirken mutemadiyen kapasitesinin ustunde
calisir. Kanser devamli acliktan olmenin esigindedir ve vucuttan kendisini
beslemesini talep etmektedir. Besin alimi kesilirse kanser acliktan olmeye
baslar. Tabii kendisini beslemek icin vucudun seker uretmesini saglayamazsa.
.

Proteinlerden seker
Bu ziyan sendromuna kaseksia (cachexia) denir. Kaseksia vucudun
proteinlerden (evet, dogru duydunuz, karbonhidratlardan veya yaglardan degil
de, proteinlerden) "glukoneogenez" (yeniden glukoz yapimi) islemiyle, seker
elde etmesidir. Bu seker kanseri besler. Vucut sonunda, kanser hucresini
beslemeye calisirken kendisi aclik ceker.

Simdi, kanserin sekerle beslendigini ogrenmisken, onu sekerle beslemek
mantikli geliyor mu size? Yani karbonhidratlardan zengin bir diyet
uygulamak?

Bugun, kansere karsi uygulanan bircok besin terapisi mevcuttur (ise de
yaramaktadirlar) cunku gunun birinde birisi seker ve kanser arasindaki
baglantiyi gormustur. Bu terapilerde, karbonhidratlar bakimindan zengin
gidalara izin verilmez. Terapilerin hicbirinde sekere de izin verilmez çünkü
şeker kanseri beslemektedir. Peki doktorunuz bu gercekleri size neden
soylemez? Kim bilir? Belki doktorunuz kanseri tedavi edecek kisinin siz
degil, kendisi oldugunu dusunmektedir. Belki Otto Warburg'un bulusunu
duymustur ama geri kalan parcalari tamamlayamamistir. Belki de beslenmeyle
ilgili hicbir sey ogrenmemistir. Aslinda 1978'e kadar ABD'nin resmi
kuruluslarindan biri, beslenmenin kanserle bir ilgisi olmadigini iddia
etmekteydi!..

Kanser ve seker baglantgsgndan haberdar olanlar ise, dikkate deger
terapilerle ortaya ciktilar. Bunlardan biri 'Laetrile'dir. Kaseksiali
hastalarin yuzde 50'den fazlasinda glukoneogenez surecini durduran hidrazin
sulfat bunlardan bir digeridir. Bugun, Minnesota Universitesi kemoterapi
alaninda bir "akilli bomba" uzerinde calismaktadir. Akilli bomba
diyebilecegimiz ilacin uzerinde bir kaplama vardir. Ilac, vucutta oksijensiz
bir bolge ile karsi karsiya geldigginde bu kaplamayi uzerinden atar. Kanseri
yok etmek icin kemoterapiyi serbest birakir.

Cunku, vucutta oksijensiz tek alan, kanserli bolgedir. Kanser hucresini ac
birakmaya calisan besin terapileri de vardir. Kanserin ne sevdigini bilen
hasta, bunlari yemekten kacinir. Kanser, cig yiyeceklerdense, pismis
yiyecekleri sever. Pisirme islemi, besinlerdeki enzimleri ve vitaminleri yok
etmektedir. Bir de, kanserin seker sevdigini aklinizdan cikarmayin.
Kanserinizi sevmiyorsaniz, onu beslemeyin!

Seker yerine tatlandirici kullanmak cozum degil. Seker yerine tatlandirici
kullanmayi ddusunuyorsaniz, baska bir tuzaga dusmuz olursunuz.
Tatlandiricilarin da vucuda ciddi zararlari oldugu, yapilan arastirmalarla
kanitlandi. Ornegin, Amerikan Gida ve Ilac Dairesi (FDA), sakarin iceren her
turlu gida maddesinin uzerine "Sagliga zararlidir. Hayvanlar uzerinde
yapilan testlerde kansere yol acmistir" ibaresinin konmasini sart kostu.
Aspartam ve sukraloz gibi diger tatlandiricilar da yan etkileri nedeniyle
uzak durulmasi gereken gidalardir. Ama maalesef hic birinin uzerinde
"zararlidir" uyarisi yoktur.

kaynak:
http://groups.yahoo.com/group/idealistgidacilar/message/439

20.5.10

Civa ve Aşılar - Titanyum Dioksit ve Gıda ürünleri

Aşılara yüksek antimiktobiyal özelliği nedeniyle katılan Hg yada Civa vücudumuza zarar vermektedir. Bunun yerine metobolize olabilen gümüş kullanımı mümkündür.

Yiyeceklerimize katılan zararlı maddelere yada zararlı olmasa metobolize edilemeyen bu nedenle birikerek önceden bilinemeyecek zararlara neden olan maddelerden biri de Titanyum dioksit bu madde serbestçe beyaz renklendirme amacıyla başta dişmacunu, un, şeker, şekerleme, tuz, sakız, karbonat,kabartma tozu,ilaçlar, toz içeçekler,beyaz leblebi gibi birçok gıda maddesinin içine konuyor. Bu madde doğal olarak vücudumuzda yok bakır yada magnezyum gibi diğer metaller gibi vücuda bir yararıda yok. Bunun dışında kozmetik alanında çok yaygın hatta nano boyutta kullanımı da yaygın vücut dışında kullanımı yada fotokatalitik antibakteriyal özelliğini yararlı olabilir fakat bu gereksiz maddelerin vücuda girmemesi ve birikmemesi gerekli. Onun için yüzde 1 ile sınırlandırılmış yetkili makamlarca. Bu da bir çözüm değil. Neden gereksiz ve zararlı şeyleri yemek zorundayız! Sadece beyaz rengi tutturmak için mi? Bunun için başka renklendiriciler kullanılabilir.

kaynak:
http://www.yilmazkimya.com.tr/dosyalar/urun/TITANYUM%20DIOKSIT.doc
http://www.nanobilgi.com/2009/07/korkunc-beyazlik/